Çin çalışmaları, Türkiye’deki Uluslararası İlişkiler disiplininde fazlasıyla ihmal edilen bir alan olarak göze çarpıyor. Her ne kadar son dönemde Asya siyaseti ve Çin dış politikası üzerine yapılan çalışmalar nicelik açısından geçmişe nazaran daha iyi durumda olsa da bilhassa Türkçe literatürdeki nitelik hala istenilen düzeye gelmedi. Bunda Türkiye’nin Çin ile olan ilişkisinin henüz istenilen seviyeye gelmemesi, Çin’in coğrafi konum olarak Anadolu’dan bir hayli uzak olması, Çin alfabesinin öğrenilme zorluğu ve Türk akademisinde AB ve Ortadoğu siyasetlerinin popüler olmasının büyük payı var.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev alan Cemre Pekcan; Çin Dış Politikası ve ABD ile İlişkiler isimli kitabında, küresel güç olma yolunda ilerleyen Çin’in uluslararası ilişkilere nasıl baktığını, Çinli liderlerin dış politika ilkelerini, Çin’in uluslararası sistemdeki süper güç ABD ile olan ilişkisini ve Pekin-Washington hattındaki siyasetin hangi bağlamda şekillendiğini incelemiştir.
Pekcan’ın 2016 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde ve Prof. Dr. Mete Tuncoku danışmanlığında, “Çin’in Uluslararası Sisteme Bakışı ve ABD’ye Yönelik Dış Politikası (2003-2013)” adıyla tamamladığı doktora tezinden güncellenerek uyarlanan kitap, Türkiye merkezli Çin çalışmalarında dikkate değer bir konumda bulunmaktadır. Kitabın önsözünde bu hedefinden bahseden Pekcan’ın eserini değerli kılan bir diğer unsur da, yazarın çalışmalarına bir dönem Çin’de Fudan Üniversitesi’nde devam etmesi ve Prof. Dr. Ren Xiao’dan destek almasıdır. Bir diğer ifadeyle, Pekcan’ın Çin deneyimi ve yaptığı saha çalışmaları, Türkiye’deki Çin çalışmaları noktasında oldukça kıymetlidir.
İlk ve tek baskısını 2019 yılında Dora Kitabevi’nden yapılan kitap, temel olarak dört bölüme ayrılmıştır. Bu bölümler, “Çin Hakkında”, “Çin’in Dış Politika İlkeleri”, “Çin-ABD İlişkileri” ve “Çin-ABD Arasındaki Temel Problemler” olarak sıralanmıştır. Kitabın sonundaki beş adet tablo ile okur, Çin’in bilhassa ABD ile olan ticari ilişkileri hakkında doyurucu bilgiye erişebilmektedir. Bu verilerin 2003-2013 yılları arasını kapsadığını belirtmekte fayda var. Buna ek olarak kitabın kaynakçası, okurlara Çin-ABD ilişkileri hakkındaki temel okumaları sağlamakta ve Çin hakkında daha derin okuma yapmak isteyenleri Çinli akademisyenlerin çalışmalarına yönlendirmektedir. Yazarın böyle bir iddiası ya da amacı olmasa da, kaynakçadaki Çinli akademisyenlerin çalışmalarının fazlalığı dikkat çekicidir.
Kitabın ilk bölümünde yazar, okuyucu için kısa bir girizgâh yapmıştır. Bugüne kadar Çin okuması yapmayan ve Çin hakkında fazla bilgisi olmayan okuyucu, diğer bölümlere nazaran daha kısa olan bu bölümde, Çin hakkında temel bilgilere erişebilmektedir. Çin’in nüfusu, Çin Halk Cumhuriyeti öncesindeki kısa tarihi, sosyokültürel ve coğrafi yapısı, ülke içerisinde inanç sistemleri ve son olarak da Çin’in günümüzdeki siyasi yapısı bu bölümde yer alan bilgilerdir.
Dr. Pekcan, ikinci bölümde okuyucuya Çin’in dış politika ilkelerini aktarmıştır. İlk olarak Çin’in 2000 yıllık “Chaogon Tizhi” adı verilen vergi/haraç sistemine değinen yazar, hanedanlık döneminde uygulanan bu sistemle birlikte imparatorun otoritesini Çin dışındaki ülkelere kabul ettirdiğini ve bu sayede Pekin’in gücünün ve üstünlüğünün dış ilişkilerde nasıl kullanıldığının altını çizmiştir. Daha sonra Çin Halk Cumhuriyeti dönemini ele alan Pekcan, Çin’in dış politika ilkelerini lider bazında incelemiştir. Yazar, 1949 yılında kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk lider olan Mao Zedong’un bu dönemde dış politikada uyguladığı “Tek Bir Tarafa Yaslanma Politikası”, “Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi” ve “Üç Dünya Kuramı” ilkelerini detaylı bir şekilde kaleme almıştır. Deng Xiaoping döneminde bilhassa Çin diplomasisinde uygulanan “Düşük Bir Profil İzlemek” politikasını irdeleyen Pekcan, Jiang Zemin’in “Üç Temsil Kuramı” ve “Yeni Güvenlik Konsepti” ile bu bölümü devam ettirmiştir. Bu bölümün en dikkat çeken alt başlığı şüphesiz Hu Jintao dönemi olmuştur. Bahsi geçen dönemde ortaya çıkan “Çin Tehdidi” kavramına karşılık Hu Jintao, Konfüçyüs öğretilerinin temel alındığı “Barışçıl Yükseliş/Barışçıl Gelişim”, “Bilimsel Gelişim Kavramı” ve “Uyumlu Toplum/Uyumlu Dünya” kavramlarını Çin dış politikasında uygulamıştır. Yazar, kitabın bu bölümünde “Uyumlu Toplum/Uyumlu Dünya” alt başlığında okuyucuya fazlasıyla yararlı olacak bilgileri aktarmıştır. Pekcan, son olarak da şu anki devlet başkanı Xi Jinping’in “Çin Rüyası” ve “Başarı İçin Çabala” dış politika ilkeleri ile bu bölüme noktayı koymuştur.
Kitabın üçüncü bölümünde ise Pekcan, Çin’in ABD ile olan ilişkilerini ele almıştır. Çin-ABD ilişkilerinin tarihsel gelişiminden bahsederek bölüme giriş yapan yazar; iki ülke arasındaki ilişkileri “İlişkilerde İlk Yıllar (1949-1969)”, “İki Ülke Arası Yakınlaşma Dönemi (1969-1979)”, “Diplomatik İlişkilerin Kurulmasından Tiananmen Olaylarına Kadar Olan Dönem (1979-1989)”, “1989-2003 Arası Dönemde İkili İlişkilerin Gelişimi”, “İlişkilerin Bozulması (1989-2001)”, “11 Eylül Sonrası İki Ülke Arasında Normalleşme Çabaları (2001-2003)”, “2003-2013 Arası Çin-ABD İlişkileri” ve “2013’ten Günümüze Çin-ABD İlişkileri” olmak üzere sekiz alt başlığa bölmüştür. Yazar, bir önceki bölümün aksine, Çin-ABD ilişkilerini liderler bazında değil; yıllara bölerek incelenmiştir. Tarihsel sürece ek olarak Pekcan, bölümdeki her alt başlık içerisinde, ilgili dönemdeki diplomatik ve ekonomik ilişkilerin hangi yönde seyrettiğini okuyucuya aktarmayı ihmal etmemiştir. Bölümün sonunda Pekcan, günümüz uluslararası siyasetinin mühim konularından biri olan ticaret savaşlarına da ayrı bir parantez açmıştır.
Dördüncü ve son bölümde Dr. Cemre Pekcan, Çin ile ABD arasındaki temel problemleri irdelemiştir. Bu bağlamda, yazar bölümü altı alt başlığa ayırmıştır. Bu alt başlıklar “Tayvan Sorunu”, “Tibet Sorunu ve Obama’nın Dalai Lama ile Görüşmesi”, “Kuzey Kore Sorunu”, “İran’ın Nükleer Silah Sorunu”, “Wang Lijun ve Chen Guangchen Krizleri” ve “Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi Problemleri” olarak sıralanmaktadır. Her ne kadar alt başlıklar Çin’in dış politika ilkelerini ampirik anlamda kavramak ve bilhassa “Tek Çin Politikası” vakalar üzerinden öğrenmek adına önemli olsa da; okuyucuların kitaba getireceği en büyük eleştiri bu bölüm üzerinden olacaktır. Kitabın diğer bölümleriyle kıyaslayacak olursak, bu bölümün diğerlerine nazaran uzunluk açısından orantısız olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca bu alt başlıklarda ekseriyetle sorunların tarihsel geçmişinden bahsedilmiş ve çok az sayıda analize yer verilmiştir. Kitabın ilerleyen baskılarında yazarın bu bölümlerin içeriğini hem nicelik hem de analiz anlamında geliştireceğini tahmin etmek yanlış olmayacaktır.
Çin ile ABD arasındaki temel problemleri anlattığı dördüncü bölümün ardından yazar, sonuç kısmında kendi analizlerine yer vermiştir. Çin dış politikasında Konfüçyüs öğretilerinin önemine sık sık atıfta bulunan Pekcan, bu öğretilerin terk edildiği dönemlerde Çin dış politikasında çıkmazların ve krizlerin yaşandığını defaatle dile getirmiştir. 1949’dan bu yana iktidara gelen liderlerin politikalarını başarılı şekilde analiz eden ve okuyucuya liderlerin dış politikaya bakışlarını titizlikle aktaran Pekcan, Çin’in günümüzdeki güç artırımını ekonomik verilerle de desteklemiştir. Yazarın temel argümanı, ekonomisi güçlenen Pekin’in Washington hükümetlerine karşı daha kararlı politikalar izlediği yönündedir. Pekcan bu görüşünü, Çin’in ABD ile yaşadığı sorunlarda aldığı dış politika kararları ile bağdaştırmaktadır.
Nihai olarak Dr. Cemre Pekcan’ın “Çin Dış Politikası ve ABD ile İlişkiler” adlı kitabı, Çin’in ekonomik ve siyasi gücünün arttığı uluslararası sistemde, her Uluslararası İlişkiler öğrencisinin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak göze çarpıyor. Kitabın iki önemli katkısını belirtmekte fayda vardır. Birincisi, yazar kitabı yalın bir dille kaleme almış ve okuyucuyu sıkmayacak şekilde kurgulamıştır. İkincisi ise bugüne kadar Çin dış politikası hakkında herhangi bir malumatı olmayan okuyucu, bu kitapla birlikte Çin’in 1949’dan bu yana süregelen dış politikalarını ve bilhassa kadim Çin’in dış politikadaki Konfüçyüs öğretilerine hâkim olabilmektedir. Ayrıca Çin dış politikası ve Çin’in ABD ile olan ilişkilerini daha sonrasında derinlemesine araştırmak isteyen okuyucu, Pekcan’ın atıfta bulunduğu kaynaklara yönelebilir. Bu bağlamda yazarın eseri, ders kitabı olarak da tavsiye edilmektedir.