Bu yazıda uluslararası ilişkiler alanında anlaşılması güç görünen ancak hem lisans hem lisansüstü seviyede öğretilmesi önem arz eden temel Uluslararası İlişkiler konularının öğrencilerin aktif katılımıyla ele alınmasını sağlayan üç yöntemden bahsedeceğim. Öncelikle, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktoraya başladığım 2011 yılından bu yana, Prof. Dr. Pınar Bilgin hocamın yönlendirmesi üzerine çalışmaya başladığım ve fırsat buldukça üzerine kafa yormakta olduğum Uluslararası İlişkilerde aktif/katılımcı öğrenim teknikleri geliştirme konusuna hem dünyada hem de ülkemizde olan ilginin artıyor olmasını çok sevindirici bulduğumu söylemek isterim. Bölümde araştırma görevlisi olduğum dönemde bir görüşmemiz sırasında Pınar Hocam ileride Türkiye’de de bu uygulamaların yaygınlaşacağını ve bu konuda tecrübe edinmemin kariyerim açısından önemli bir kazanım olacağını söyleyerek, kendi derslerimde de kullanabileceğim farklı simülasyon türleri konusunda kendimi geliştirmemi tavsiye etti. Bilkent Üniversitesi’nde lisansüstü öğrencilerden oluşan bir ekip kurarak bu çalışmaları takip etmemi istedi. O dönemde ilk olarak Aberystwyth Üniversitesi’ndeki uygulamadan esinlenerek gündemdeki bir konu olan Gürcistan-Rusya Krizi’ni örnek alan bir simülasyon yazıp birinci sınıf öğrencilerine uyguladık. O simülasyonda öğrencilerimizin uluslararası örgütler, medya ve diplomasi konularına olan ilgilerini canlandırmayı amaçladık. Ardından Prof. Pınar Bilgin’in sadeleştirip Türkçeleştirdiği ‘Yönet Bakalım’ simülasyonu üzerinde çalışmaya başladık.

Glen Dale Thomas’ın The Isle of Ted Simulation: Teaching Collective Action in International Relations and Organization makalesinde açıkladığı simülasyondan esinlenen Yönet Bakalım’a son halini vermek için ekiple birlikte simülasyonu farklı gruplarla uygulayıp son halini ortaya çıkardık. 2012 yılından bu yana da bir ekip halinde oluşturduğumuz simülasyonları üniversite tercih dönemlerinde Bilkent Uluslararası İlişkiler bölüm tanıtımları için, uluslararası güvenlik ve diğer uluslararası ilişkiler derslerinde temel bazı kavramları kolayca anlatabilmek için uyguladık. Ayrıca çeşitli uluslararası ilişkiler eğitimi etkinliklerinde katılımcıların birbiriyle etkileşimini kolaylaştırmak amacıyla ice-breaker olarak uyguladık ve Türkiye genelinde de yaygınlaştırmaya çabaladık. Yönet Bakalım simülasyonunun benzerlerini farklı öğretim üyelerinin de katkılarıyla Bilkent Üniversitesi’nde, TOBB Üniversitesi’nde, UİK Güvenlik Akademisi’nde, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde farklı katılımcı gruplarına uygulama imkânı bulduk. Yönet Bakalım oyunu, kendi yazdığım diğer simülasyonlar ile birlikte benim için de önemli çalışma alanlarından birisi haline geldi birçok akademisyen ile tanışıp beraber çalışmama vesile oldu. Bu konuda yapılan çalışmaların Türkiye’de daha da yaygınlaşması için farklı şehirlere de giderek meslektaşlarımızla birlikte çeşitli simülasyon uygulama imkanlarını konuştuk.

Bilkent Uluslararası İlişkiler Bölüm Tanıtımı, 2014

O dönem Bilkent’te koordinatörlüğünü yapma imkânı bulduğum lisansüstü öğrencilerden oluşan simülasyon ekibimiz ile uygulamalarımız sonrasında katılımcılardan aldığımız geri bildirimler bu konuda çalışmaya devam etmek konusunda beni cesaretlendirdi. Bu tür uygulamaların Uluslararası İlişkiler disiplininin öğrenilmesi kolay, heyecanlı ve eğlenceli bir çalışma ve araştırma alanı olmasını sağladığını düşünmeye başladım. Çoğunluğu Uluslararası İlişkiler öğrencisi olan katılımcılar bu etkinlikten çok faydalandıklarını ve farklı türleri olursa tekrar katılmak istediklerini dile getirdiler. Hatta simülasyon tek başına etkili olmuş mudur bilemiyorum ama o zaman hazırlık sınıfında olup simülasyona katılan öğrenciler arasında şu anda Uluslararası İlişkiler alanında doktora yapmakta olan müstakbel meslektaşlarımız dahi var. Bu tecrübelerin ardından, kimi zaman farklı hocalarımızın desteğiyle, kimi zaman lisansüstü öğrenci arkadaşlarımızla bu konularda çalışmaya devam ettik.

Ben bu dönemdeki çalışmalarımızdan esinlenerek kendi simülasyonlarımı da yazdım ve tekraren yaptığım uygulamalardan sonra aslında birçok simülasyonun benzer bir oyun motoru/simülasyon düzeni üzerine entegre edildiğini fark ettim. Aslında farklı görünen birçok faaliyet aynı simülasyon düzeni üzerine giydirilmiş değişik hikayelerden oluşuyordu. Zaman zaman kendi müdahalelerimle de geliştirmeye çalıştığım bu simülasyon düzeni üzerine ben de AB-Yunanistan Ekonomik krizi, Rusya-Kırım Krizi, Ermeni Meselesi, Suriye Krizi gibi farklı konular hakkında alanın uzmanı akademisyenlerden de destek alarak birçok farklı oyun tasarladım. Bilkent’ten sonra öğretim üyesi olarak görev yaptığım AYBÜ’de de derslerimde ve öğrenci topluluklarıyla birlikte farklı simülasyonlar uyguladım. Bu simülasyonları Uluslararası Çalışmalar Derneği (International Studies Association – ISA) konferansının Uluslararası Çalışmalarda Aktif Öğrenme (Active Learning in International Studies-ALIAS) başlıklı biriminin düzenlediği panellerde sundum ve geri bildirimler ışığında yeni yöntemler oluşturmaya çalıştım. Amerikan Sosyal Bilimler Derneği’nin (American Political Science Association – APSA) Öğretme ve Öğrenme Konferans’ndaki (Teaching and Learning Conference – TLC) çalışmalarını fırsat buldukça takip ettim. ISA tarafından yayınlanan International Studies Perspectives ve APSA tarafından yayınlanan PS: Political Science and Politics dergilerinde yayınlanan simülasyonları ve yenilikçi öğretim tekniklerini takip ettim. Bu çalışmalar neticesinde farklı simülasyon motorlarını gözlemleme ve uygulama imkânı elde ettim ve halen fırsat buldukça bu konuda çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu yazıda yer kısıtından dolayı simülasyonların içeriği hakkında çok detaylı bilgi veremesem de en sık kullandığım üç alternatif öğretim tekniğinden kısaca bahsedeceğim.

Strateji Oyunu

Birinci tekniği simülasyonlara da benzemesine rağmen ben ‘Strateji Oyunu’ olarak adlandırıyorum. Burada temel amaç uluslararası ilişkileri eğlenerek öğretmek ve öğrenmek. Strateji Oyunu’nu birtakım temel kavramları anlatmak ve uluslararası ilişkiler, güvenlik, dış politika gibi konulara genel bir giriş yapmak amacıyla kullanılan hızlı ve akıcı bir teknik olarak nitelendirebiliriz. Bu yöntem uluslararası ilişkilere giriş veya uluslararası ilişkiler teorisi gibi derslerin giriş haftalarında kullanılmak üzere tasarlanabilir ya da eğlendirici yönü itibariyle bölüm tanıtım faaliyetlerinde veya çeşitli eğitim programlarında ice-breaker olarak kullanılabilir. Örneğin hem katılımcıların hem de simülasyonu düzenleyenlerin oldukça eğlenceli bulduğu ‘Yönet Bakalım’ daha çok bu kategoriye giriyor. Yönet Bakalım hayali bir adada yer alan hayali aktörlerin birbiriyle tur bazlı etkileşimini konu alan, kuralları önceden belirlenmiş, katılımcılar açısından herhangi bir ön hazırlık gerektirmeyen, kısa (40-60 dk) ve hızlıca akan bir oyundur. Bu adada farklı aktörleri temsil eden katılımcılar önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde oyun boyunca birbirleri ile iletişime geçerek uluslararası ilişkilerde bağımsızlık, egemenlik, karşılıklı bağımlılık, güvenlik ikilemi, ekonomik ve askeri anlaşmalar gibi temel konularda bilgilendirilir. Bu bilgilendirmeyi oyun tamamlandıktan sonra alanın uzmanı bir öğretim üyesi genel bir değerlendirme olarak yapar. Eğlenceli, aktif, yoğun ve hızlı uygulanan bu yöntemin temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Kısa sürede bitmesi için tasarlanmıştır. Sabit adımlara sahip turlardan oluştuğu için oyun bir süre sonra tekrara düşer.
  • Diğer geniş kapsamlı simülasyonlara oranla katılımcıların kurallar çerçevesinde daha aktif ve hareketli olmaları beklenir.
  • Uygulamanın eğlenceli olması ve katılımcıları fazla yormaması hedeflenir.
  • Yazı-tura, kura çekme gibi şans öğeleri eklenerek eğlenceli hale getirilir.
  • Gerçek olay ve durumlardan esinleniyor olsa dahi gerçekle birebir örtüşerek eğlenceli yönünün kaybedilmemesi için hayali karakterler ve ülkeler tercih edilir.
    • Örn. para birimi: Gayme, Mangır vs.
    • Örn. ülke isimleri: Atölye, Etolya, Takunya, Tartardolu, Talebya, Yeniyork vs.

Yönet Bakalım, Bilkent Gençlik Akademisi, 2017

Kriz Simülasyonu

İkinci yöntemi ‘Kriz Simülasyonu’ olarak adlandırabiliriz. Bu simülasyonda gerçek bir olayın veya krizin bir benzerini oluşturarak öğrencilere gerçeğe en yakın koşullarda nasıl davranılabileceği konusunda bilgi ve deneyim kazandırılmasını amaçlanır. Her bir simülasyon uygulamasında gerçek hayatta ortaya çıkmış olan farklı konular (örn. Rusya/Gürcistan Krizi, Ukrayna Krizi, Ermeni Meselesi, TR-Rusya Uçak Krizi, AB’nin kuruluşu, Dünya savaşlarının ortaya çıkısı, Yunanistan ekonomik kriz vs.) işlenerek diplomatik krizlerin neden ortaya çıktığının, nasıl çözüldüğü veya çözülemediğinin öğrenciler tarafından deneyimlenerek öğrenilmesi amaçlanır. Kriz simülasyonları bu yönüyle strateji oyunundan ayrılmaktadır. Strateji oyununda öğrencilere disiplinin temel kavramların anlatılmasına ağırlık verilirken, kriz simülasyonlarında gerçek tarihi/diplomatik olaylar hakkında bilgi verilmesi de hedeflenir. Strateji oyununda eğlence unsurlarına daha çok yer verilirken, kriz simülasyonunda gerçek olayların gerçeğe en yakın biçimde anlaşılmasına önem verilir. Ayrıca oyun modellemelerinde önceden belirlenmiş kurallarda esneklik gösterilmesi uygulayıcı açısından oyunun süründürülmesini imkânsız hale getirirken, simülasyon uygulamalarında kurallar esnetilebilir. Elbette simülasyonlarda da uygulama düzenini sağlamak için değişmeyen ön kurallar belirlenir ancak simülasyonun nasıl akacağı önceden belli değildir. Hangi sonuca varılacağı sadece yürütücü tarafından değil katılımcıların karşılıklı etkileşimiyle de şekillenir. Örneğin, AB-Yunanistan ekonomik krizi simülasyonunda öğrenciler kendi aralarında yaptıkları diplomatik görüşmelerin sonunda kağıda bir uluslararası anlaşma metni yazıp imzalamışlardı. Krizin tüm tarafların katıldığı bir zirvede çözülmesini beklerken öğrencilerin bu girişimi bizi şaşırtan bir gelişme olmuştu.

Öte yandan, simülasyonları daha geniş bir süreye yaymak da mümkündür. Simülasyon sırasında yürütücü çeşitli müdahaleler yoluyla zaman yönetimi yapabilir. Örneğin, Rusya-Gürcistan Krizi’ni işlediğimiz ve bir gün sürmesini planladığımız simülasyonda katılımcıların oyunu daha günün yarısına gelmeden iş birliği ve anlaşma yoluyla tamamlayacağını fark ettiğimizde oyun yürütücüsü olarak uluslararası medyayı temsil eden ‘Medya Ekibi’ üyelerini devreye soktuk. Onlara bir tarafın diplomatları ile ilgili bir yalan haber servis etmelerini söyleyerek krizin çözümünü biraz daha uzatabildik. Bu tür kriz simülasyonlarının temel özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Simülasyon tasarımına göre süresi birkaç saat, bir gün veya daha uzun olabilir.
  • Temel amaç katılımcıların gerçek hayata benzer bir konuda gerçek hayata yakın bir deneyim kazanmalarını sağlamaktır.
  • Genellikle ön hazırlık gerektirir. Katılımcıların konu hakkında bilgilendirilmesi ve kendi temsil ettikleri aktörlerin öncelikleri ile gerçek hayattaki pozisyonlarını iyi bilmesi beklenir.
  • Yürütücü ve katılımcılar için eğlenmek ikinci planda olup daha çok öğrenmek ve tecrübe edinmek önemsenir.

AB Simülasyonu, 2014

Çoğunluğu birbirine benzeyen bu simülasyonları benzer bir oyun motoru üzerine farklı hikayeler ekleyerek çoğaltabilirsiniz. Bahsettiğim simülasyon tasarımı şöyle:

  • Tahmini bir katılımcı sayısına göre takımlar oluşturulur.
  • Zaman sınırına göre tur sayısı ve süresi belirlenir.
  • Takımların müzakere edebileceği bir zirve/tartışma zemini oluşturulur.
  • Konuya göre her takıma bilgilendirici birer strateji kağıdı hazırlanır.
  • Simülasyonu koordine edecek bir ekip oluşturulur.
  • Katılımcıların pozisyonlarını birbirlerine duyurmalarını sağlayacak bir Medya Takımı kurulur.
  • Simülasyon başlar, tur bazlı akış takip edilir ve simülasyon sonunda konunun uzmanı olan kişi bir genel değerlendirme oturumu yaparak simülasyonu bitirir.

Bu motoru kullanılarak hazırlayan ve koordine edenlerin hayal gücüne ve yaratıcılığına bağlı olarak bayraklar, para birimleri, ülke adları, turlar arasına koyulan çeşitli hamleler ve oyuna medya takımı aracılığı ile yapılan müdahaleler sayesinde oldukça eğlenceli ve öğretici simülasyonlar hazırlanabilir. Simülasyon tasarlanırken katılımcıların aktif olarak dahil edilmesi düşünülmelidir. Bir takımın her üyesine devlet başkanı, savunma bakanı, diplomat gibi farklı görevler verilebileceği gibi bu tercih takımlara da bırakılabilir. Simülasyonlarda her tur takım içi görüşme, takımlar arası diplomasi ve takımların temsilcilerini gönderecekleri zirve görüşmeleri olmak üzere üçe ayrılabilir. Simülasyonlar için özel bir Facebook sayfası, Twitter hesabı oluşturularak medya kuruluşlarının haberlerini ve birbirlerinin hamlelerini sosyal medya üzerinden takip etmesi düşünülebilir. Medya Takımı üyelerinin fotoğraf çekerek bu hesaplarda paylaşıp haberler yapması, böylece simülasyonun canlandırılması sağlanabilir. Simülasyonun nasıl geçeceği ve hangi sonuçları oluşturacağı onu organize edenlerin öncelikleri ve katılımcıların dahil olma biçimleri ile yakından ilişkilidir. Bunun bir örneğini görebilmek için Bilkent simülasyonlarını yürütmek için kurduğumuz Bilkent Uluslararası İlişkiler Simülasyon Sayfasını ve AYBÜ’deki öğrencilerimin kurduğu AYBÜ Diplomasi Simülasyonu Sayfasını inceleyebilirsiniz.

Hikayeleştirme ve Metafor Kullanımı

Derslerimde kullandığım üçüncü yöntemi ise “Hikayeleştirme ve Metafor Kullanımı” olarak adlandırıyorum. Bu yöntemi ilk olarak Bilkent’teki Current Debates in IR Theory doktora dersi sırasında “Uluslararası İlişkiler Kuramlarında Bilim ve Yöntem Tartışmaları” konusunda lisans öğrencilerinin anlayabileceği basitlikte bir ders hazırlamam ve bunu dersin final ödevi olarak bölümdeki öğretim üyelerinden oluşan bir heyete karşı sunarak savunmam istendiğinde hazırlamıştım. Halen gelişme aşamasında olan bu yöntemde, uluslararası ilişkiler kuramında bilim felsefesi tartışmalarının metaforlar ve hikayeleştirme üzerinden açıklanmasını amaçladım. Rationalia and Reflectia: the Tale of Two Villages olarak adlandırdığım hikayede daha önce birbirlerinden haberi olmayan iki köy halkının kendi köylerindeki yaşam biçimleri, birbirleri ile ilk karşılaşmaları ve bu etkileşimin ardından yaşadıkları değişimleri ele alıyorum. Birbirine benzer binalara sahip, benzer yaşam tarzlarına sahip, yerleşik hayata geçmiş bireylerin köyü Rationalia ile birbirine tıpatıp benzer olmayan, yaşam tarzları da kendilerine özgü olan bireylerin yaşadığı Reflectia köyü arasındaki etkileşimi anlatıyorum. Bu yerleşim yerlerindeki bireylerin ilk karşılaşmasında Rationalialılar Reflectialılar’ı köylerine almamak için duvarlar inşa ederler, Reflectialılar ise bu duvarları aşabilmek için mücadele etmek durumunda kalırlar. Bu etkileşim bir süre devam ettikten sonra kimsenin tahmin edemediği bir “büyük deprem” olur ve Rationalialılar’ın sınırları korumak için kurmuş oldukları duvarlar yıkılır.

Hikaye bittikten sonra bu hikayenin disiplinde neye karşılık geldiği üzerinden bir tartışma seansı başlar. Ben bu uygulama için araştırma yöntemleri derslerim kapsamında öğrencilere birkaç okuma yaptırarak onların hazırlanmalarını sağlamayı daha uygun buluyorum. Genelde okumalardan sonra, köy muhafızları, köy yöneticileri, toplayıcılar, büyük duvar, büyük afet gibi akılda kalıcı metaforların kullanıldığı bu hikâyeyi anlatıyor, ardından genel bir değerlendirme ile bu metaforların uluslararası ilişkiler kuramlarında bilim felsefesi tartışmaları açısından hangi konulara karşılık gelebileceği üzerine seminer yapmayı tercih ediyorum. Lisans dersleri için biraz ağır olan bu konuların bu yöntemle de anlatılması kolay olmayacaktır. Zira lisansta bilim felsefesi tartışmaları içindeki Popper, Hempel, Kuhn ve Lakatos gibi düşünürler ve bunların uluslararası ilişkilere etkilerini tartışmak öğrencilere ağır gelebiliyor. Donanımlı bir doktora öğrenci grubu için ise biraz basit kalan bu yöntemin bilim felsefesi tartışmalarını da içeren kapsamlı bir Uluslararası İlişkiler teorileri dersi almış yüksek lisans öğrencilerine uygulanmasının daha uygun olabileceğini düşünüyorum.

Bu yöntemlerin her birisi basitleştirerek, eğlenerek ve deneyimleyerek öğretme hedefiyle oluşturulup kullanılabiliyor. Ancak, bu yöntemler uygulanırken tüm ayrıntıları içeremeyeceği ve bu tekniklerin yardımcı teknikler olarak tasarlandığını unutmamak gerekiyor. Ben bu uygulamaları ders izlencelerinde belirli haftalara koyarak öğrencilerimin yoğun ders temposuna kısa, eğlendirici ve öğretici bir ara vermelerini sağlamak üzere kullanıyorum. Bu yöntemlerin mutlaka standart ders işleme teknikleriyle birlikte kullanılmasını, eğlence vurgusu yapılırken öğrenme kısmının göz ardı edilmemesini çok önemli buluyorum. Öğretilmesi amaçlanan konular basitleştirilirken önemli ayrıntılar kaçınılmaz olarak gözden kaçacağı için simülasyon sonunda alanın uzmanı tarafından kısa bir değerlendirme turu yapılmasının çok yararlı ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Özellikle Strateji Oyunu adını verdiğim etkinlikte eğlence ön planda olduğundan konu anlatmaktan çok ice-breaker olarak kullanmak daha verimli oluyor. Diğer iki yöntem ise konu anlatımına daha uygun ancak daha uzun bir hazırlık gerektiriyor.

***

Bu yazıda kendi derslerimde de kullandığım üç aktif öğrenme yöntemini genel hatları ile açıkladım. Daha önce yaptığımız çeşitli uygulamalardan örnekler vererek her birinin avantajları ve nasıl uygulandıkları konusunda Türkiye’de Uluslararası İlişkiler çalışanlara ve öğretenlere kısaca bilgi vermeyi amaçladım. Bu zamana kadar farklı gruplara yaptığımız uygulamalardan bu yönde çok olumlu geri bildirim aldık. Yapısı itibariyle gelişmeye açık, uygulama sırasında ve sonrasında güncellenebilir kurallara sahip olan bu yöntemler öğretici acısından da oldukça kullanışlıdır.

Yazımın sonunda aktif öğrenme ve simülasyon uygulamaları hakkında daha ayrıntılı bilgi almak veya birlikte etkinlikler düzenlemek isteyen herkese çağrıda bulunmak istiyorum: Bir araya gelelim, güzel işler yaparız birlikte.